Sakatlık ve Cinsel İstismar

Hiç dikkat ettiniz mi? Özellikle son 2 yıldır, engellilerin maruz kaldığı cinsel istismar ve saldırı haberleri giderek artıyor.Gün geçmiyor ki,  (özellikle) zihinsel engelliler başta olmak üzere, işitme engelliler, görme engelliler ve diğer gruplardan engellilere yönelik bir cinsel istismar haberi gazete ya da tv’lerde yer almasın. Koskoca bir ülkenin gözü önünde, tıpkı kadına yönelik şiddet olaylarında olduğu gibi sessiz ve derinden bir canavar, acı, dehşet ve korku salarak engellilerin yaşamlarına nüfus ediyor. Toplum ve sistem ne yazık ki, bu konuda umursamaz, kör, sağır ve dilsiz. En azından yeterince duyarlı değil… duyarlı olsaydı engellilerin yaşadığı ı bu korkunç olaylar giderek artmazdı. Devlet, engellilerini koruyamıyor! Sakatlık ve korunma […]

devamı...

Engelli kentin yalnızıdır!

İçinde yok olduğunuz bir yerdir kent!. O kentin Sokakları, kaldırımları, okulları, parkları, kafeleri, deniz kenarları, denizin kokusu, yunusları size yasaktır. Size yabancıdır. Kentin yalnızı, Kosinski’nin kitabında bahsettiği boyalı kuştur. Kentte bir yabancıysanız.. yani benim olduğum gibi bir engelliyseniz,  yabancıssınızdır… herkes size bakar dışarı çıktığınızda. Eksik, belki biraz aşağıda, çokça acınılan, merhemet edilmesi gerekn olarak görülürsünüz. Kente katılmak istediğiniz, o kentten biri olmak istediğinizde Yok sayıldığınız kentin mimarisi bir engel çıkarır önünüze, takılırsınız. O zaman bakışlar, koşturmaya döner, gelirler! Size yardım etmeye, sizin ötekiliğinizi, oraya ait olmadığınızı istemeden de olsa yüzünüze vurmaya gelirler. Yüzünüzde bir tebessüm belirir. Hüzünlü, kırık bir tebessüm! Yabancı olmanın, herkesten farklı olmanın […]

devamı...

Sadece Kanun Önünde Eşitlik Değil…

 SADECE KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK DEĞİL, ALGILARDA DA EŞİT OLMAK! Son yıllarda ülkemizde engellilerin haklarının kazanımı ve ekonomik-sosyal hayata katılımlarının sağlanması için birçok yasa çıkarılıyor. Bu yasalar önemli yenilikler getiriyor ama ne yazık ki uygulamada bu yasaların hayata geçtiğini söylemek hala mümkün değil! Engellileri eğitim ve istihdam oranlarının düşüklüğü, ekonomik koşullarının zorluğu bu durumun en tipik göstergeleri. O halde soru şu: Neden bir türlü eşitlenemiyoruz yaşamın çoğu alanında? Neden yasalar bir türlü kafi derecede hayata geçmiyor? Bu noktada belki soruya bir başka soruyla cevap vermek en uygun yol olacaktır. Bu eşitlenmeme halini sadece ülkenin ekonomik koşullarıyla açıklamak mümkün müdür? Kabul etmek gerekiyor;, sorunlar sadece yasalardan kaynaklanmıyor. […]

devamı...

Savaşı Yazmanın Psikopatolojisi

“Siz hayranlıkla dinleyesiniz diye öldürmedim. Aklımdan nefret ettim bütün bunlara dayandı diye. Cesetlere bakıp, bunu ben yaptım, deyip kendimden iğrendim.” (Her savaş Bir Tanrı Öldürür – S.Akbulut)  Savaş karşıtı roman yazmış biri olarak, içeriği savaş olan romancılığı konu alan bir yazı yazmanın bu kadar güç olacağını düşünmemiştim doğrusu. Kişisel deneyimimde romanın hücre düzeyindeki prototipinin zihnimde nasıl oluştuğunu –en azından sezgisel açıdan- bilsem de bu konuda genellemeler yapmanın ne derece doğru olacağı da bir soru işareti benim için. Aklıma gelen ilk yöntem, tarihsel süreçte, insanlığın savaş algısı değişirken, savaş temalı romanların yaşadığı değişimi ana hatlarıyla ele alarak, geçirdiği evrimin “otopsisini” yapmak. Ama bu otopsiyi yaparken, kısa […]

devamı...

“Her Savaş Bir Tanrı Öldürür” hakkında…

2008 yılından bu yana hazırlıklarını yaptığım, 2009 şubat ayında yazmaya başlayıp, 2011 Mart ayında tamamladığım “Her savaş Bir Tanrı Öldürür”, bir subayın Türki’nin son 30 yılda 12 Eylül darbesi ile başlayıp bu güne dek süren siyasal altüst oluşta, idam cezalarına şahit olmaktan  G.doğudaki savaşta ölümle yüzleşmesi arasındaki savruluşla, içinde yaratmış olduğu baba, öğretmen, komutan,  vb tanrılara karşı yürüttüğü savaşı aynı anda ele alan bir kitap. “30 yıldır süren bir savaşın yanlışlarıyla yüzleşmedir bu kitapta anlatılan. Darbe yaparak, bir halkın karar verme yetkisini alan birilerinin insanlarını darağacında sallandırdığı, 20’li yaşlardaki çocukların dağ başlarında birbirlerini öldürmelerinin dehşetinin kanıksandığı travmatik bir ülkenin halini  insanlara duyumsatmak istediğim bir öyküdür. […]

devamı...